“Bir devlete başkent, bir orduya karargâh seçilir gibi seçilmez. Devleti idare edenler, nesillerce bu şehirde oturacaklar. Birçok kültür merkezleri, bu şehirde yetişecektir.”
Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde bu sözler Ankara’nın, Atatürk tarafından neden başkent olarak seçildiğini anlatır. Atay’ın eserinde anlatmaya çalıştığı bu düşüncelerle, bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti yapılan Ankara’da, o tarihten itibaren şehrin yönetimine gelen her belediye başkanı veya vali, bu düşüncelerle hizmet etti Ankara’ya ve Ankaralar’a… Genç cumhuriyetin başarısı da, yeniden yapılandırılmaya başlayan Ankara’nın gelişmesi ile özdeş tutuldu.
Seçimler geldi
Yerel seçimler yaklaştı. Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, havada yolsuzluk dosyaları, ağıza alınmayacak en ağır hakaretler, tehditler havada uçuşmaya, her partinin adayı şehri en iyi kendisinin yöneteceğini söylemeye başladı. Kiminin ‘uçuk-kaçık’ projeleri var, kiminin ise gerçekleşmesi zor projeleri… Hemen hergün kapımızda bir adayın broşürüyle kendisini tanıttığına tanık oluyoruz; rakamlar, anketler havada uçuşuyor.
Kimin seçileceği bilinmez ama seçilen kişi beş yıllığına Ankara’nın belediye başkanı olacak. Beş yıl boyunca bizim adımıza kararlar alacak, kentimizi daha yaşanılır yapmak için çalışacak. Ve yaptığı hizmete göre ya kayıtlarda kalacak, ya hafızalarda…
32’nci isim
29 Mart’ta Ankaralılar, şehrin 32’nci ismi, yani belediye başkanını seçecek. 3 dönemdir seçilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bir dönem daha görev istiyor. Eski Belediye Başkanı Murat Karayalçın ise yeniden seçilme gayretinde. Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş da yarışa dahil. Eski Konya Meram Belediye Başkanı ve milletvekili Veysel Candan, oylarımıza talip. Kim seçilirse seçilsin, Ankara’nın 32’nci belediye başkanı olarak bizlere hizmet edecek.
Kimler geldi, kimler geçti
Peki, bu süreçte kimler geldi bu kentin başına? Kimler bizim adımıza kararlar aldı, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’yı Cumhuriyete yaraşır bir kent yapmak için çalıştı? Hiç merak ettiniz mi?
Biz ettik…
Ankara’nın Osmanlı Devleti döneminde de idari bir birim olarak yöneldiğine ilişkin ilk bilgilere Padişah Abdülhamit dönemindeki kayıtlarda rastlanılıyor. Kaynaklarda, yüzyıllar boyu susuzluk yaşayan kente, geçtiğimiz yüzyıl sonlarında Ankara Şehremini Abidin Paşa’nın suyu nasıl getirdiğine ilişkin belgeler yer alıyor. Abidin Paşa’nın kente 20 kilometre uzaklıktaki Elmasuyu Deresi’nden su getirtmesi ve 25 Nisan 1890 tarihinde kale önünde yapılan törenle bu suyun fışkırtıldığı da kaynaklarda yer alan diğer bilgiler.
Şehremini Abidin Paşa, kendisine yüksek bir yer olan Topraklık mevkiinde bir köşk yaptırmış, köşkün suyu da Başmil’den (Cebeci ve Dikimevi’nin bulunduğu yer) getirilmiş. Aynı yöntem ve birleşik kaplar metodu kullanılmak suretiyle; Elmadağ’dan Kale’nin Aslanlı Kapı’sı ve İçkale’ye kadar su borusu döşetmiş. Yeraltı su boruları ile su, İçkale’deki Alaaddin Cami’nin yanına, dış kalede ise Aslanlı Kapı’nın önüne getirtilmiş.
2. Abdülhamit devrinin aydın vezirlerinden olan Abidin Paşa’nın, Arapça, Farsça, Arnavutça, eski Yunanca, Rumca, Fransızca ve İtalyanca’yı da bilen edebiyat ve bilim adalarından olduğu dikkate alınırsa, o dönemdeki yöneticilerin günümüze oranla daha çok okuyup yazan idareciler olduğunu anlamak zor değil.
Milli Mücadele’nin zor günleri
Abidin Paşa’dan sonra Hacı Süleyman Refik Efendi, Alişan Bey, Mehmet Ali Bey, Mavioğlu Mehmet Tevfik Bey (Ağa Baba) ve Hacı Ziya Bey Ankara şehremini olarak görev aldılar. Hacı Ziya Bey’in belediye reisliğinden ayrılması üzerine Kütükçü Ali Bey, belediye reisliğine seçildi. Bu dönem Milli Mücadele’nin en acı günleriydi ve Kütükçü Ali Bey bu zorlu günlerde başkentte ‘reislik’ yaptı. Bu zamanda İstanbul’dan birçok Kuvay-i Milliye’ci memur ve Yunan işgali altında kalan şehirlerden birçok aile Ankara’ya gelmişti. Sokaklar insanlara yetmiyor ve ‘muhacirleri’ ne fazla otel ne de ev bulunuyordu. Bekâr olanlar Yahudi mahallesindeki pansiyonlara, aileler de Ankaralılar’ın evlerine kiracı oldular.
O dönemde Ankara’da otel olarak Meşrutiyet Oteli, Hürriyet Oteli ve Taşhan vardı. Birkaç da büyük han bulunmaktaydı. O dönemlerde şehirde lokanta da yoktu; Tahtakale, Balıkpazarı ve Samanpazarı’nda birçok aşçı dükkânı bulunuyordu. Kütükçü Ali Bey döneminde ilk defa Kemal Bey’in Anadolu Lokantası, Teceddüt Lokantası ve ayrıca Abdullah Efendi’nin küçük Anadolu Lokantası açıldı. Kütükçü Ali Bey, Kurtuluş Savaşı’nın zor günlerinde şehri ne susuz, ne de ekmeksiz bıraktı. Yalnız, -o dönem eğer kusursa - kentin yolları kaldırımsız, sokaklar ışıktan mahrumdu.
Birici ve İkinci İnönü savaşları sırasında askerlerin süngüsü ve matarası yoktu. Ankara Belediye Reisi Kütükçü Ali Bey, Tahtakale’deki bütün demircilere süngü yaptırarak, cepheye gönderdiği gibi, Ankara’ya gelen yaralılar için de yatak ve yorgan dağıttırdı. Sanayi Mektebi ve sonradan Türk Ocağı sonradan yaralılara tahsis edildi.
Sakarya Savaşı’ndan sonra Ankara daha da kalabalıklaştı. Buna rağmen fırınlar düzenli olarak ekmek çıkardı. Kütükçü Ali Bey, o dönemde ana caddeleri de sulatmayı da ihmal etmedi ve her dükkânın önüne bir ağaç dikilmesini emretti. Caddelerde meyve ağaçlarından tutun da, her nevi ağaç dikildi. Ancak, ne yazık ki daha sonra bu ağaçlardan bir kısmı susuzluktan kurudu.
Kütükçü Ali Bey’den sonra Ankara şehremini olan Vehbi Bey, Mehmet Ali Bey, Ali Haydar Bey ve Asaf Bey, şehir için önemli hizmetlerde bulundular.
Cumhuriyet Ankara’sı
Cumhuriyet’le birlikte Ankara’nın modern bir şekilde düzenlenmesi, Nevzat Tandoğan dönemine rastlar. 10 şehreminin ardından göreve gelen il Vali ve Belediye Başkanı Nevzat Tandoğan döneminde, Ulus’tan Çankaya’ya doğru devam eden Atatürk Bulvarı, akasya ağaçlarıyla süslendi, birçok park yapıldı. Gençlik Parkı, stadyum ve hipodrom onun döneminde yapıldı. Elektrik, havagazı, su otomatik telefon tesisatı kurulması da onun dönemine rastlar. Semtler arasında otobüs ve treleybüs seferleri onun döneminde başladı. Bundan sonra yapı kooperatiflerir kurularak, Ankara ünlü Bahçeliveler’e kavuştu.
Onun döneminde il merkezine ve ilçelere her dereceden okullar ile ilçeleri il merkezine bağlayan yollar; atış poligonu, Özel İdare Çarşısı, Özel İdare İşhanı, Kızılay’daki Güvenpark ve anıtı, sebze hali, Belediye Hastanesi, Ankara İtfaiyesi bütün üniteleriyle birlikte kurulup geliştirildi. Çankaya Köşkü ve çevresinin kesintisiz içme suyuna kavuşturulması, Otobüs İdaresi’nin kurulması ve troleybüs ağının yaratılması da yine Nevzat Tandoğan döneminde gerçekleştirildi.
Çok otoriter biri olarak bilinen Nevzet Tandoğan, Ankara’da 18 yıl boyunca valilik ve belediye başkanlığını bir arada yürüttü. Görevini yürütürken bir cinayet davasını örtbas ettiği gerekçesiyle mahkemeye çağırılmasını hazmedemedi ve intihar etti.
Nevzat Tandoğan’dan sonra sırasıyla iki vali belediye reisi Ankara’ya hizmet etti. Trabzon, Afyon ve İzmir valiliği de yapan Osman Sabri Adal, hükümleri ortadan kalkmış olan 3265 sayılı kanunun isim ve numaralarını gösterir bir kılavuz hazırladı. Otoriter idareciliğiyle de bilinen İzzettin Çağpar’ın ise Ankara’da planlı ve programlı bir çalışma başlattığı bilinmektedir. Dönemin Dışişleri Bakanlığı Yönetimi Gelişirme Daire Başdanışmanı Hyrettin Kalkandelen, Çağpar’ı, “Medeni cesareti geleceğini tehlike atacak kadar yüksekti” diye tanımlıyor.
Ragıp Tüzün dönemi
Nevzat Tandoğan’dan sonra Ankara’da en çok varlık gösteren belediye başkanlarından biri de Ragıp Tüzün oldu. Tüzün, konut sorunun çözümlenmesi doğrultusunda, Yenimahalle adı verilen çıplak arazide 3 bin 500 evli bir mahalle kurdu. O dönem 40 bine yakın vatandaşın oturduğu bu semt, bugün metropol ilçelerinden biridir. Bu semt modern şehircilik ilkelerine göre kurulmuştu. Tüzün döneminde, Ankara’nın su sorunun çözümlenmesi konusunda yeni baştan bir kanun tasarısı hazırlanarak, Üreğil’deki kuyuların derinleştirilmesi, klor istasyonunun Üreğil’e nakledilmesi kararı alındı. Tüzün döneminde ayrıca havagazı ve elektik abonelerinin sayısında önemli bir artış oldu.
Tüzün’ün ardından belediye başkanlığına gelen kişi, Cumhuriyet’in kuruluşunda emeği geçen Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Hoca’nın oğlu Fuat Börekçi oldu. Börekçi’den sonra Atfı Benderlioğlu, Kemal Aygün, Orhan Eren, Dilaver Argün, Nuri Teoman, Enver Kuray, Halil Sezai Erkut ve Ekrem Barlas göreve geldi.
Kuğulu’nun mimarı
1973 seçimlerinde yüzde 62 oyla seçilen Vedat Dalokay, ‘insan odaklı’ belediyeciliğin simgesi haline geldi. Dalokay, 1977 yılına kadar yaptığı belediye başkanlığı döneminde, Ankara ulaşımını kavşaklar yoluyla düzenlemeye çalıştı ve bu nedenle kendisine "Göbekçi Dalokay” denildi. Sıhhıye'deki Hitit Güneşi Anıtı ve Lozan Meydanı, Dalokay'ın başkanlık döneminde yapıldı. Abdi İpekçi, Kuğulu ve Seğmenler Parkları onun başkanlığı döneminde yapılarak hizmet girdi. Uydukent, Batıkent projeleri hazırlandı ve gecekondu sorununa çözüm bulunmaya çalışıldı.
Yine Dalokay döneminde, Ankara’nın hava kirliliği ile mücadelede, yeşil alanların önemini kavrayarak şehrin çevresine yeşil bir kuşak oluşturulmaya çalışıldı.
Metronun temelleri
Dalokay’dan sonra göreve gelen Ali Dinçer, 1979’da ilk metronun temelini attı. Ancak, zamanın Başbakanı Süleyman Demirel’in “parasını nereden bulacaklar” vetosu yüzünden inşaat yıllarca durdu. Ali Dinçer’in de Ankara’ya önemli katkıları oldu. Çarpık kentleşmeyle mücadele eden Dinçer, Ankara’nın modern bir kent olması için çalıştı.
Ali Dinçer’den sonra Süleyman Önder göreve geldi Ankara Belediye Başkanı oldu.
Mehmet Altınsoy döneminde ise doğalgazın sanayide ve mesken ısıtmasında kullanılması amacıyla dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile Türkiye arasında Doğalgaz Sevkıyatı Sözleşmesi’ yapıldı. Altınsoy döneminde, Başkentteki hava kirliliğinin insan sağlığını tehdit eder boyutlara gelmesi nedeniyle, bu sevk edilen gazın öncelikle ve acilen Anara’ya getirilmesine karar verildi. Yine Altınsoy döneminde Ankara Ulaşım Ana Planı’da tamamlanarak, Türkiye’de ilk defa ulaşım ana planına sahip olan kent ünvanını Başkent aldı. Altınsoy, bugün herkesin severek gittiği Altınark’ın da temellerini attı.
Dünya kenti
Ankara’nın sevilen belediye başkanlarından biri olan Murat Karayalçın, görev yaptığı dönemde Ankara’yı dünya kenti yapacak önemli projelere imza attı. Karayalçın döneminde ilk defa bir belediye, hazine garantisi olmaksızın yurtdışına tahvil ihracında bulundu. 150 milyon marklık (yaklaşık 100 milyon avro) belediye tahvili, Almanya’ya satıldı. Elde edilen gelir, Dikmen Vadisi ve yeni AŞTİ’nin yapımında kullanıldı.
Ankara’nın ihtiyaçlara cevap vermeyen altyapı, ulaşım şebekesi ve yeşil alan çalışmalarına ağırlık verildi. Ankara’da toplutaşım alanında son derece önemli bir projenin projesi ve altyapısı onun döneminde atıldı. Bugün Türkiye’nin birçok kentinin özlemle baktığı metro ve Ankaray’ın yapımına Karayalçın’ın döneminde başlandı. Sinyalizasyon sisteminin yerleştirilmesi için de 1993 yılında proje çalışmalarına başlandı. SHP Genel Başkanlığı’na seçilmesi nedeniyle, belediye başkanlığını bırakmasının ardından yerine kısa bir süreliğine Vedat Aydın geçti.
Kavgalarla geçen başarılı 15 yıl
Tanzimattan bu yana Ankara’ya belediye başkanı olarak seçilen isimlerin sonuncusu 15 yıldır bu görevi yürüten Melih Gökçek oldu. 3 dönemdir Ankaralılar’ın oylarıyla seçilen Gökçek, medyatik kişiliğiyle hep kamuoyunun gündeminde kaldı. Çeşitli icraatları nedeniyle zaman zaman eleştirilere maruz kalan Gökçek, çok sayıda projenin hizmete girdiği bir döneme imzasını attı. Kızılay-Batıkent arasında çalışan metro, AŞTİ-Dikimevi arasında Ankaray onun döneminde hizmete girdi. Gökçek’in döneminde, doğalgaz abone sayısı 1 milyonu geçti. Dikmen Vadisi projesinin 3 etabı yinen onun döneminde bitirildi. Önümüzdeki dönemde yeniden aday olan Gökçek’in en önemli icraatları arasında yeşil alan çalışmaları yer alıyor. Gökçek döneminde yeşil alanlar, kişi başına 20 metrekarenin üzerine çıktı.
Gökçek, Vedat Dalokay’ın aksine bir yöntemle, kavşakların yerine köprülü kavşaklar yaptırdı. Bu nedenle de meslek odalarıyla hep mahkemelik oldu. “Ultra mega” projeleriyle hep gündemde kalan Gökçek, uygulamalarıyla dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’in tepkisini çekti.
Gazetecilerle kavgalı olan Gökçek, bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu pek çok gazeteciyi mahkemeye verdi.
Harikalar Diyarı, Göksu, Mavi Göl, Mogan Parkı, Esenboğa Protokol Yolu, Mamak Geri Kazanım Tesisleri onun döneminde bitirildi. Başkent’i kuzeye doğru geliştirdi.
Gökçek döneminde Kavşakkaya Barajı bitirildi ve Kızılırmak’tan su getirdi. Kızılırmak suyu nedeniyle Ankaralılar’ın tepkisini çekti ve suda ağır metaller olduğu, halkın sağlığı ile oynadığı ileri sürüldü.
Gökçek döneminde soysal yardımlara ağırlık verildi ve “halkı dilenciliğe alıştırmakla” suçlandı.
Sonuç
Başkentin tarihi gibi, başkanlarını tarihi de elbette çok daha uzun bir yazının konusu olabilir. Ancak hepsini adı kayıtlarda yazılı olsa bile, Ankara’nın en üst düzeyde yönetimini yapmış 31 ismin bazıları akıllarda daha da yazılı. Bazıları ise unutulmuş gitmiş. Akıllarda kalmak, bu görevleri yapmış insanlar için de önemli olsa gerek. Ancak, herhalde iyi hatılarla akıllarda kalmak…
(*) Bu yazı, yerel seçimler öncesi Ankara Magazine dergisinde yayınlandı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kayıtlarına göre, Ankara’yı en üst düzeyde yöneten şehremini, vali ve belediye başkanlarının isimleri şöyle:
1- Miri Mircan Ankaralı Abdi Paşa (Abidin Paşa)
2- Hacı Süleyman Refik Efendi
3- Alişan Bey
4- Mehmet Ali Bey
5- Mavioğlu Mehmet Tevfik Bey (Ağa Baba)
6- Hacı Ziya Bey
7- Kütükçü Ali Bey
Şehremini
8- Ali haydar Bey
9- Asaf bey
10- Vehbi Demirel
Vali ve Belediye Başkanları
11- Nevzat Tandoğan
12- Osman Sabri Adal
13- İzzettin Çağpar
Seçilmiş Belediye Başkanları
14- Dr. Ragıp tüzün
15- Fuat Börekçi
16- Atıf Benderlioğlu
17- Kemal Aygün
18- Orhan Eren
19- Dilaver Argün
20-İrfan Baştuğ
21- Mehmet Nuri Teoman
22- Enver Turay
23- Halil Sezai Erkut
24- Ekrem C. Barlas
25-Vedat Dalokay
26-Ali Dinçer
27-Süleyman Önder
28-Mehmet Altınsoy
29-Murat Karayalçın
30-Vedat Aydın
31- İbrahim Melih Gökçek
Falih Rıfkı Atay, Çankaya adlı eserinde bu sözler Ankara’nın, Atatürk tarafından neden başkent olarak seçildiğini anlatır. Atay’ın eserinde anlatmaya çalıştığı bu düşüncelerle, bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti yapılan Ankara’da, o tarihten itibaren şehrin yönetimine gelen her belediye başkanı veya vali, bu düşüncelerle hizmet etti Ankara’ya ve Ankaralar’a… Genç cumhuriyetin başarısı da, yeniden yapılandırılmaya başlayan Ankara’nın gelişmesi ile özdeş tutuldu.
Seçimler geldi
Yerel seçimler yaklaştı. Seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, havada yolsuzluk dosyaları, ağıza alınmayacak en ağır hakaretler, tehditler havada uçuşmaya, her partinin adayı şehri en iyi kendisinin yöneteceğini söylemeye başladı. Kiminin ‘uçuk-kaçık’ projeleri var, kiminin ise gerçekleşmesi zor projeleri… Hemen hergün kapımızda bir adayın broşürüyle kendisini tanıttığına tanık oluyoruz; rakamlar, anketler havada uçuşuyor.
Kimin seçileceği bilinmez ama seçilen kişi beş yıllığına Ankara’nın belediye başkanı olacak. Beş yıl boyunca bizim adımıza kararlar alacak, kentimizi daha yaşanılır yapmak için çalışacak. Ve yaptığı hizmete göre ya kayıtlarda kalacak, ya hafızalarda…
32’nci isim
29 Mart’ta Ankaralılar, şehrin 32’nci ismi, yani belediye başkanını seçecek. 3 dönemdir seçilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, bir dönem daha görev istiyor. Eski Belediye Başkanı Murat Karayalçın ise yeniden seçilme gayretinde. Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş da yarışa dahil. Eski Konya Meram Belediye Başkanı ve milletvekili Veysel Candan, oylarımıza talip. Kim seçilirse seçilsin, Ankara’nın 32’nci belediye başkanı olarak bizlere hizmet edecek.
Kimler geldi, kimler geçti
Peki, bu süreçte kimler geldi bu kentin başına? Kimler bizim adımıza kararlar aldı, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara’yı Cumhuriyete yaraşır bir kent yapmak için çalıştı? Hiç merak ettiniz mi?
Biz ettik…
Ankara’nın Osmanlı Devleti döneminde de idari bir birim olarak yöneldiğine ilişkin ilk bilgilere Padişah Abdülhamit dönemindeki kayıtlarda rastlanılıyor. Kaynaklarda, yüzyıllar boyu susuzluk yaşayan kente, geçtiğimiz yüzyıl sonlarında Ankara Şehremini Abidin Paşa’nın suyu nasıl getirdiğine ilişkin belgeler yer alıyor. Abidin Paşa’nın kente 20 kilometre uzaklıktaki Elmasuyu Deresi’nden su getirtmesi ve 25 Nisan 1890 tarihinde kale önünde yapılan törenle bu suyun fışkırtıldığı da kaynaklarda yer alan diğer bilgiler.
Şehremini Abidin Paşa, kendisine yüksek bir yer olan Topraklık mevkiinde bir köşk yaptırmış, köşkün suyu da Başmil’den (Cebeci ve Dikimevi’nin bulunduğu yer) getirilmiş. Aynı yöntem ve birleşik kaplar metodu kullanılmak suretiyle; Elmadağ’dan Kale’nin Aslanlı Kapı’sı ve İçkale’ye kadar su borusu döşetmiş. Yeraltı su boruları ile su, İçkale’deki Alaaddin Cami’nin yanına, dış kalede ise Aslanlı Kapı’nın önüne getirtilmiş.
2. Abdülhamit devrinin aydın vezirlerinden olan Abidin Paşa’nın, Arapça, Farsça, Arnavutça, eski Yunanca, Rumca, Fransızca ve İtalyanca’yı da bilen edebiyat ve bilim adalarından olduğu dikkate alınırsa, o dönemdeki yöneticilerin günümüze oranla daha çok okuyup yazan idareciler olduğunu anlamak zor değil.
Milli Mücadele’nin zor günleri
Abidin Paşa’dan sonra Hacı Süleyman Refik Efendi, Alişan Bey, Mehmet Ali Bey, Mavioğlu Mehmet Tevfik Bey (Ağa Baba) ve Hacı Ziya Bey Ankara şehremini olarak görev aldılar. Hacı Ziya Bey’in belediye reisliğinden ayrılması üzerine Kütükçü Ali Bey, belediye reisliğine seçildi. Bu dönem Milli Mücadele’nin en acı günleriydi ve Kütükçü Ali Bey bu zorlu günlerde başkentte ‘reislik’ yaptı. Bu zamanda İstanbul’dan birçok Kuvay-i Milliye’ci memur ve Yunan işgali altında kalan şehirlerden birçok aile Ankara’ya gelmişti. Sokaklar insanlara yetmiyor ve ‘muhacirleri’ ne fazla otel ne de ev bulunuyordu. Bekâr olanlar Yahudi mahallesindeki pansiyonlara, aileler de Ankaralılar’ın evlerine kiracı oldular.
O dönemde Ankara’da otel olarak Meşrutiyet Oteli, Hürriyet Oteli ve Taşhan vardı. Birkaç da büyük han bulunmaktaydı. O dönemlerde şehirde lokanta da yoktu; Tahtakale, Balıkpazarı ve Samanpazarı’nda birçok aşçı dükkânı bulunuyordu. Kütükçü Ali Bey döneminde ilk defa Kemal Bey’in Anadolu Lokantası, Teceddüt Lokantası ve ayrıca Abdullah Efendi’nin küçük Anadolu Lokantası açıldı. Kütükçü Ali Bey, Kurtuluş Savaşı’nın zor günlerinde şehri ne susuz, ne de ekmeksiz bıraktı. Yalnız, -o dönem eğer kusursa - kentin yolları kaldırımsız, sokaklar ışıktan mahrumdu.
Birici ve İkinci İnönü savaşları sırasında askerlerin süngüsü ve matarası yoktu. Ankara Belediye Reisi Kütükçü Ali Bey, Tahtakale’deki bütün demircilere süngü yaptırarak, cepheye gönderdiği gibi, Ankara’ya gelen yaralılar için de yatak ve yorgan dağıttırdı. Sanayi Mektebi ve sonradan Türk Ocağı sonradan yaralılara tahsis edildi.
Sakarya Savaşı’ndan sonra Ankara daha da kalabalıklaştı. Buna rağmen fırınlar düzenli olarak ekmek çıkardı. Kütükçü Ali Bey, o dönemde ana caddeleri de sulatmayı da ihmal etmedi ve her dükkânın önüne bir ağaç dikilmesini emretti. Caddelerde meyve ağaçlarından tutun da, her nevi ağaç dikildi. Ancak, ne yazık ki daha sonra bu ağaçlardan bir kısmı susuzluktan kurudu.
Kütükçü Ali Bey’den sonra Ankara şehremini olan Vehbi Bey, Mehmet Ali Bey, Ali Haydar Bey ve Asaf Bey, şehir için önemli hizmetlerde bulundular.
Cumhuriyet Ankara’sı
Cumhuriyet’le birlikte Ankara’nın modern bir şekilde düzenlenmesi, Nevzat Tandoğan dönemine rastlar. 10 şehreminin ardından göreve gelen il Vali ve Belediye Başkanı Nevzat Tandoğan döneminde, Ulus’tan Çankaya’ya doğru devam eden Atatürk Bulvarı, akasya ağaçlarıyla süslendi, birçok park yapıldı. Gençlik Parkı, stadyum ve hipodrom onun döneminde yapıldı. Elektrik, havagazı, su otomatik telefon tesisatı kurulması da onun dönemine rastlar. Semtler arasında otobüs ve treleybüs seferleri onun döneminde başladı. Bundan sonra yapı kooperatiflerir kurularak, Ankara ünlü Bahçeliveler’e kavuştu.
Onun döneminde il merkezine ve ilçelere her dereceden okullar ile ilçeleri il merkezine bağlayan yollar; atış poligonu, Özel İdare Çarşısı, Özel İdare İşhanı, Kızılay’daki Güvenpark ve anıtı, sebze hali, Belediye Hastanesi, Ankara İtfaiyesi bütün üniteleriyle birlikte kurulup geliştirildi. Çankaya Köşkü ve çevresinin kesintisiz içme suyuna kavuşturulması, Otobüs İdaresi’nin kurulması ve troleybüs ağının yaratılması da yine Nevzat Tandoğan döneminde gerçekleştirildi.
Çok otoriter biri olarak bilinen Nevzet Tandoğan, Ankara’da 18 yıl boyunca valilik ve belediye başkanlığını bir arada yürüttü. Görevini yürütürken bir cinayet davasını örtbas ettiği gerekçesiyle mahkemeye çağırılmasını hazmedemedi ve intihar etti.
Nevzat Tandoğan’dan sonra sırasıyla iki vali belediye reisi Ankara’ya hizmet etti. Trabzon, Afyon ve İzmir valiliği de yapan Osman Sabri Adal, hükümleri ortadan kalkmış olan 3265 sayılı kanunun isim ve numaralarını gösterir bir kılavuz hazırladı. Otoriter idareciliğiyle de bilinen İzzettin Çağpar’ın ise Ankara’da planlı ve programlı bir çalışma başlattığı bilinmektedir. Dönemin Dışişleri Bakanlığı Yönetimi Gelişirme Daire Başdanışmanı Hyrettin Kalkandelen, Çağpar’ı, “Medeni cesareti geleceğini tehlike atacak kadar yüksekti” diye tanımlıyor.
Ragıp Tüzün dönemi
Nevzat Tandoğan’dan sonra Ankara’da en çok varlık gösteren belediye başkanlarından biri de Ragıp Tüzün oldu. Tüzün, konut sorunun çözümlenmesi doğrultusunda, Yenimahalle adı verilen çıplak arazide 3 bin 500 evli bir mahalle kurdu. O dönem 40 bine yakın vatandaşın oturduğu bu semt, bugün metropol ilçelerinden biridir. Bu semt modern şehircilik ilkelerine göre kurulmuştu. Tüzün döneminde, Ankara’nın su sorunun çözümlenmesi konusunda yeni baştan bir kanun tasarısı hazırlanarak, Üreğil’deki kuyuların derinleştirilmesi, klor istasyonunun Üreğil’e nakledilmesi kararı alındı. Tüzün döneminde ayrıca havagazı ve elektik abonelerinin sayısında önemli bir artış oldu.
Tüzün’ün ardından belediye başkanlığına gelen kişi, Cumhuriyet’in kuruluşunda emeği geçen Ankara Müftüsü Börekçizade Rıfat Hoca’nın oğlu Fuat Börekçi oldu. Börekçi’den sonra Atfı Benderlioğlu, Kemal Aygün, Orhan Eren, Dilaver Argün, Nuri Teoman, Enver Kuray, Halil Sezai Erkut ve Ekrem Barlas göreve geldi.
Kuğulu’nun mimarı
1973 seçimlerinde yüzde 62 oyla seçilen Vedat Dalokay, ‘insan odaklı’ belediyeciliğin simgesi haline geldi. Dalokay, 1977 yılına kadar yaptığı belediye başkanlığı döneminde, Ankara ulaşımını kavşaklar yoluyla düzenlemeye çalıştı ve bu nedenle kendisine "Göbekçi Dalokay” denildi. Sıhhıye'deki Hitit Güneşi Anıtı ve Lozan Meydanı, Dalokay'ın başkanlık döneminde yapıldı. Abdi İpekçi, Kuğulu ve Seğmenler Parkları onun başkanlığı döneminde yapılarak hizmet girdi. Uydukent, Batıkent projeleri hazırlandı ve gecekondu sorununa çözüm bulunmaya çalışıldı.
Yine Dalokay döneminde, Ankara’nın hava kirliliği ile mücadelede, yeşil alanların önemini kavrayarak şehrin çevresine yeşil bir kuşak oluşturulmaya çalışıldı.
Metronun temelleri
Dalokay’dan sonra göreve gelen Ali Dinçer, 1979’da ilk metronun temelini attı. Ancak, zamanın Başbakanı Süleyman Demirel’in “parasını nereden bulacaklar” vetosu yüzünden inşaat yıllarca durdu. Ali Dinçer’in de Ankara’ya önemli katkıları oldu. Çarpık kentleşmeyle mücadele eden Dinçer, Ankara’nın modern bir kent olması için çalıştı.
Ali Dinçer’den sonra Süleyman Önder göreve geldi Ankara Belediye Başkanı oldu.
Mehmet Altınsoy döneminde ise doğalgazın sanayide ve mesken ısıtmasında kullanılması amacıyla dağılan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ile Türkiye arasında Doğalgaz Sevkıyatı Sözleşmesi’ yapıldı. Altınsoy döneminde, Başkentteki hava kirliliğinin insan sağlığını tehdit eder boyutlara gelmesi nedeniyle, bu sevk edilen gazın öncelikle ve acilen Anara’ya getirilmesine karar verildi. Yine Altınsoy döneminde Ankara Ulaşım Ana Planı’da tamamlanarak, Türkiye’de ilk defa ulaşım ana planına sahip olan kent ünvanını Başkent aldı. Altınsoy, bugün herkesin severek gittiği Altınark’ın da temellerini attı.
Dünya kenti
Ankara’nın sevilen belediye başkanlarından biri olan Murat Karayalçın, görev yaptığı dönemde Ankara’yı dünya kenti yapacak önemli projelere imza attı. Karayalçın döneminde ilk defa bir belediye, hazine garantisi olmaksızın yurtdışına tahvil ihracında bulundu. 150 milyon marklık (yaklaşık 100 milyon avro) belediye tahvili, Almanya’ya satıldı. Elde edilen gelir, Dikmen Vadisi ve yeni AŞTİ’nin yapımında kullanıldı.
Ankara’nın ihtiyaçlara cevap vermeyen altyapı, ulaşım şebekesi ve yeşil alan çalışmalarına ağırlık verildi. Ankara’da toplutaşım alanında son derece önemli bir projenin projesi ve altyapısı onun döneminde atıldı. Bugün Türkiye’nin birçok kentinin özlemle baktığı metro ve Ankaray’ın yapımına Karayalçın’ın döneminde başlandı. Sinyalizasyon sisteminin yerleştirilmesi için de 1993 yılında proje çalışmalarına başlandı. SHP Genel Başkanlığı’na seçilmesi nedeniyle, belediye başkanlığını bırakmasının ardından yerine kısa bir süreliğine Vedat Aydın geçti.
Kavgalarla geçen başarılı 15 yıl
Tanzimattan bu yana Ankara’ya belediye başkanı olarak seçilen isimlerin sonuncusu 15 yıldır bu görevi yürüten Melih Gökçek oldu. 3 dönemdir Ankaralılar’ın oylarıyla seçilen Gökçek, medyatik kişiliğiyle hep kamuoyunun gündeminde kaldı. Çeşitli icraatları nedeniyle zaman zaman eleştirilere maruz kalan Gökçek, çok sayıda projenin hizmete girdiği bir döneme imzasını attı. Kızılay-Batıkent arasında çalışan metro, AŞTİ-Dikimevi arasında Ankaray onun döneminde hizmete girdi. Gökçek’in döneminde, doğalgaz abone sayısı 1 milyonu geçti. Dikmen Vadisi projesinin 3 etabı yinen onun döneminde bitirildi. Önümüzdeki dönemde yeniden aday olan Gökçek’in en önemli icraatları arasında yeşil alan çalışmaları yer alıyor. Gökçek döneminde yeşil alanlar, kişi başına 20 metrekarenin üzerine çıktı.
Gökçek, Vedat Dalokay’ın aksine bir yöntemle, kavşakların yerine köprülü kavşaklar yaptırdı. Bu nedenle de meslek odalarıyla hep mahkemelik oldu. “Ultra mega” projeleriyle hep gündemde kalan Gökçek, uygulamalarıyla dönemin Başbakanı merhum Bülent Ecevit’in tepkisini çekti.
Gazetecilerle kavgalı olan Gökçek, bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu pek çok gazeteciyi mahkemeye verdi.
Harikalar Diyarı, Göksu, Mavi Göl, Mogan Parkı, Esenboğa Protokol Yolu, Mamak Geri Kazanım Tesisleri onun döneminde bitirildi. Başkent’i kuzeye doğru geliştirdi.
Gökçek döneminde Kavşakkaya Barajı bitirildi ve Kızılırmak’tan su getirdi. Kızılırmak suyu nedeniyle Ankaralılar’ın tepkisini çekti ve suda ağır metaller olduğu, halkın sağlığı ile oynadığı ileri sürüldü.
Gökçek döneminde soysal yardımlara ağırlık verildi ve “halkı dilenciliğe alıştırmakla” suçlandı.
Sonuç
Başkentin tarihi gibi, başkanlarını tarihi de elbette çok daha uzun bir yazının konusu olabilir. Ancak hepsini adı kayıtlarda yazılı olsa bile, Ankara’nın en üst düzeyde yönetimini yapmış 31 ismin bazıları akıllarda daha da yazılı. Bazıları ise unutulmuş gitmiş. Akıllarda kalmak, bu görevleri yapmış insanlar için de önemli olsa gerek. Ancak, herhalde iyi hatılarla akıllarda kalmak…
(*) Bu yazı, yerel seçimler öncesi Ankara Magazine dergisinde yayınlandı.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin kayıtlarına göre, Ankara’yı en üst düzeyde yöneten şehremini, vali ve belediye başkanlarının isimleri şöyle:
1- Miri Mircan Ankaralı Abdi Paşa (Abidin Paşa)
2- Hacı Süleyman Refik Efendi
3- Alişan Bey
4- Mehmet Ali Bey
5- Mavioğlu Mehmet Tevfik Bey (Ağa Baba)
6- Hacı Ziya Bey
7- Kütükçü Ali Bey
Şehremini
8- Ali haydar Bey
9- Asaf bey
10- Vehbi Demirel
Vali ve Belediye Başkanları
11- Nevzat Tandoğan
12- Osman Sabri Adal
13- İzzettin Çağpar
Seçilmiş Belediye Başkanları
14- Dr. Ragıp tüzün
15- Fuat Börekçi
16- Atıf Benderlioğlu
17- Kemal Aygün
18- Orhan Eren
19- Dilaver Argün
20-İrfan Baştuğ
21- Mehmet Nuri Teoman
22- Enver Turay
23- Halil Sezai Erkut
24- Ekrem C. Barlas
25-Vedat Dalokay
26-Ali Dinçer
27-Süleyman Önder
28-Mehmet Altınsoy
29-Murat Karayalçın
30-Vedat Aydın
31- İbrahim Melih Gökçek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder